FRİG TARİHİ

  • Frigler, ırmakların taşıdığı alüvyonlu toprakların biriktiği bereketli vadilerde yaşamış ve inançları da bereketlilikle özdeşleşmiştir.
  • Friglerin bilinen ilk kralları Gordios’dur. Babası Gordios’un ölümünden sonra oğlu Midas kral olmuştur.
  • Friglerin Hint- Avrupa kökenli bir dil kullandıkları ve bu dilin MÖ 3. yüzyıla kadar kullanılmaya devam edildiği bilinmektedir.

Bölgeye adını veren Frigler, Hititlerin dağılmaya başladığı MÖ 1200 yıllarından itibaren Balkanlar’dan, Trakya ve Boğazlar üzerinden Anadolu’ya giren Trak (Balkan) kökenli halklardır.

Bu göçler sonucu bölgeye yerleşen Frigler MÖ 9. yy başlarından MÖ 7.yy başlarına kadar Eskişehir, Kütahya , Ankara ve Afyonkarahisar’ın büyük bir bölümünü kapsayan geniş bir alana yayılan güçlü bir devlet kurmuşlardır.

Friglerin bilinen ilk kralları Gordios’dur. Babası Gordios’un ölümünden sonra oğlu Midas kral olmuştur. Midas’ın ölümünden Frigya Krallığı, Kızılırmak’ın batısında kalan Anadolu’nun büyük parçasının en önemli kısmında hüküm sürüyordu. M.Ö 700 yıllarına doğru, Kafkaslar üzerinden Doğu Anadolu’ya giren Kimmerler’in, önce bölgedeki Urartular’ı güçsüzleştirip sonra Kızılırmak’a kadar gelmeleriyle barış dönemi bozulmuştur. Frigler, Kimmerlerin saldırısı sonucu etkin güçlerini yitirmişler ama varlıklarını küçük gruplar halinde sürdürmeye devam etmişlerdir.

Frigler, ırmakların taşıdığı alüvyonlu toprakların biriktiği bereketli vadilerde yaşamış ve inançları da bereketlilikle özdeşleşmiştir. Çok tanrıya inanmışlarıdr. Güneş Tanrısı Sabazios ve Ay Tanrısı Men, Frigler’in önemli tanrılarından bazılarıdır. Fakat en önemli tanrıları ana Tanrıça Matar’dır. (Kibele, Kybele, Cybele) Doğa tanrısı, hatta doğanın kendisi olduğuna inanılan tanrıçanın heykeli birçok kayaya kazılmıştır. Frigler tanrıçaları için sunaklar yapmışlar, en görkemli kaya anıtlarını Kybele’ye adamışlardır.

Friglerin Hint- Avrupa kökenli bir dil kullandıkları ve bu dilin MÖ 3. yüzyıla kadar kullanılmaya devam edildiği bilinmektedir. Yazı olarak Fenike harflerini kullanmışlardır. Okunabilen ancak henüz çözülemeyen yazıları birçok Frig kaya eserinin üstünde görmek mümkündür.

Frigler dokumacılıkta, madencilikte, seramik ve ağaç işçiliğinde ustlaşmışlardı. Bölgenin orman bakımından zengin oluşu ve bereketli topraklarda sürdürdükleri hayvancılık bu alanlarda ustalaşmalarını sağlamıştır. Friglerin usta olduğu ve anıtsal eserlerine yansıttıkları bir başka uzamnlık alanları ise kaya mimarisidir. Ana tanrıçaları için fasadlar, sunaklar ve nişler düzenlemişlerdir. Bunlardan bazıları oldukça büyük boyuttadır. Kazılarda makara kulplu bronz tabaklar, kazanlar, altın, gümüş ve bronz yaylı çengelli iğneler, değerli madenlerden giysi kemerleri, tokalar ve zengin bezemeli dokuma ürünleri, ahşaptan ve seramikten hayvan heykelcikleri ve geometrik desenlerle süslü ev eşyaları bulunmuştur. Özellikle çengelli iğne (fibula) yapımında kullandıkları teknolojinin o döneme göre çok ileri olduğu anlaşılmıştır.

Günümüzde Anadolu kilimlerinde ve diğer Türk devletlerinde bulunan binlerce yıllık motiflerin, Frig motiflerinde de var olduğu görülmektedir.

Frigleri günümüze taşıyan simgelerden biri de ‘’Frig şapkası’’dır. Ünlü çizgi film kahramanları şirinlerin başında gördüğümüz koni biçimli, yünlü yumuşak kumaştan, kafayı tümüyle kapatan, ucu topuz ve rengi çoğunlukta kırmızı olan bu şapka Frigler’den Avrupaya geçmiştir. Avrupa’da 11 ve 12. Yüzyılda yoğun olarak kullanılan şapka, özellikle Fransız Devrimi’nde devrimcilerin özgürlük simgesi olmuştur.

Friglerin müzik alanında da ileri oldukları ve birçok müzik aleti geliştirdikleri bilinmektedir. Pan Flüt, simbal gibi müzik aletlerini de keşfetmişlerdir.

Ünlü Strabon, onların "barışsever", Arrianos ise "çok mutlu insanlar" olduğunu söyler. Antik çağ dünyasında ün salan Frigler’in müzik ve dansta gösterdikleri üstün performansı ise Athenaeus şöyle anlatır: "...Frigya usulü flüt çalmayı onlar keşfetmişler ve kullanmışlardır. Bu sebepten, Yunanlılar arasında flütçülere Frigyalı isimler verirler...".

Ayrıca Tarihteki ilk müzik yarışmasının Dinar’da Pan Flüt çalan Marsyas ve Apollon arasında gerçekleştiğini, hayvan hikayeleri anlatım geleneği olan fabl’ın ilk kez Friglerde görüldüğünü, Gazlıgöl Kaplıcaları’nın Frigler zamanından beri kullanıldığını, Gazlıgöl Kaplıcalarının şifalı sularının Kral Midas’ın kızı Suna’ya şifa olduğunu, ilk fibulanın(bir tür çengelli iğne) Frigler tarafından yapıldığını halı ve kilimlerine Tapates adı verildiğini ve halen günümüzde benzer motifler kullanıldığını, “Frigya gamı” olarak bilinen makamın Osmanlı müziğinde “Muhayyer Kürdi” makamına denk geldiğini, Frigler'e ait çifte kavaldan çıkan melodilerin ise günümüz türkülerinin temelini oluşturduğunu, pek çok Yunus Emre ilahisinde de Frigya gamının örnekleri görüldüğünü biliyor muydunuz?

FRİG EFSANELERİ



Eşek Kulaklı Midas

Kral Midas, kır tanrısı Pan ile sanat tanrısı Apollon arasında yapılacak olan müzik yarışmasında jüri üyesi olarak yer alır. Midas yarışmada oyunu Pan’dan yana kullanınca Apollon buna çok kızar ve Midas’ın kulaklarını eşek kulaklarına dönüştürür ve der ki: ‘’Güzel müzikten anlamayan bir insana ancak eşek kulakları yakışır.’’ Çaresiz Midas bu ayıbını kapatmak için Frig şapkası giymeye başlar ve şapkasını çıkarmak zorunda olduğu tek yer berberinin yanıdır.

Berberine bu durumu kimseye söylemeyeceği üzerine yemin ettirir. Berber yemin etmesine eder ancak bu sır zamanla kendisine çok ağır gelmeye başlar ve bir gün etrafta kimsenin olmadığını düşündüğü Frigya’nın sazlıklarına ‘’Kral Midas’ın eşek kulakları var!’’ diye fısıldayarak üzerindeki bu ağır yükten kurtulmaya çalışır. Söylence bu ya, sazlar büyüdüğünde her yel esintisinde bu sırrı tekrarlayarak bütün Firgya’ya yayar.

Tuttuğu Altın Olan Midas

Dionysos’u ararken kaybolan Silenos’u bulan köylüler onu Kral Midas’a götürür. Midas Silenos’u on gece boyunca bir güzel bir çekilde misafir eder. On günün sonunda Kral Midas onu Dionysos’e götürür. Buna çok sevinen Dionysos Kral Midas’ı ödüllendirmek ister ve ‘’Dile benden ne dilersen’’ der. Bu cömert teklife karşılık Midas’ın cevabı ‘’Her dokunduğum şeyin altın olmasını istiyorum.’’ Olur. Kral Midas’ın isteği hemen yerine getirilir.

Buna çok sevinen Midas kısa süre içinde düştüğü vahim durumu anlar; yemek yiyemez, kızına dokunamaz olur çünkü her dokunduğu şey altına dönüşmektedir. Bunun üzerine Dionysos’un yanına giden Midas bu büyüyü bozmasını rica eder. Dionysos ise ‘’Sardes’e git, Paktolos Irmağı’nda yıkan o zaman büyü bozulur.’’ Der. Kral Midas günümüzde Gediz olan Paktolos Irmağı’nda yıkanarak büyüden arınır ve normal yaşamına geri döner.

Kral Midas’ın Güzel Kızı

Kral Midas’ın kızı Suna büyür, güzelleşir, yüzünden güller, ağzından inciler saçılır. Ne olur, nasıl olur bilinmez, Suna çaresiz dertlere düşer. Vücudunun her yerinde çıbanlar çıkar. Ülkenin bütün hekimleri seferber olur ama nafile. Dünyalar güzeli Suna, her geçen gün çirkinleşir. Bir yandan çirkinlik, bir yandan çıbanların verdiği acı aklını başından alır. Ağlaya, inleye kendini yollara, dağlara vurur. Yüreği kızının acılarından daha çok yanan Midas, peşine gözcüler takar. Suna, döner dolaşır, Afyon yakınlarına gelir. İçmek ve biraz olsun serinlemek için su ararken, otların arasından bir su görür. Atar kendini suya, kana kana içer. Suyun değdiği yerlerde bir tatlılık hisseder. Salıverir kendini suyun içine. Ağrıları hafifler, kendini çimlerin üzerine bırakıverir.

Aylardır uyku görmeyen gözleri kapanır, derin bir uykuya dalar. Suna, uyanır uyanmaz suya atlar. Ağrıları azalır, çıbanları kurur. Suna’nın iyileştiğini anlayan gözcüler, yanına gelip, onu krala götürürler. Kral Midas, kızını eskisi gibi sağlıklı görünce şaşırır, kucaklayıp sorar: “Hangi hekim iyileştirdi seni? Söyle hekim başı yapayım.” Suna; “beni hekimler değil, ülkende çıkan bir su iyileştirdi” der. Bunun üzerine Midas, “tez bu suyun başına bir hamam yapılsın, gelen geçen dertliler derman bulsun” diye emreder. Buraya bir hamam yapılır. Yani Gazlıgöl, o gün bu gündür insanlara şifa dağıtır.